Menü Kapat

Sendikalar Üzerine – Leon Troçki

— önsöz —
bu yüzyılın başında ikinci enternasyonal’in yozlaşmasının açığa çıkması ve batı avrupa’da buna bir tepki olarak devrimci sendikalizmin gelişmesi ve kitleler üzerinde etkili olması, sendikalarla parti arasındaki ilişkiler sorununu o dönemin genç komünist ve devrimci sosyalist hareketlerinin gündemine getirmişti. ikinci enternasyonal partilerinin parlamenterizmini reddeden devrimci sendikalistler, işçi sınıfının doğrudan eylem biçimlerine başvurmasını, fabrika işgalleri, üretimin kontrolu ve genel greble <<burjuvaziyi devirmesini>> öneriyorlardı. bu strateji, en ciddi ve geniş kapsamlı sınavını 1920 torino fabrika işgallerinde verdi. 1920 martında ücret anlaşmazlığından çıkan bir genel grevde italyan işçileri fabrikaları işgal ettiler; patronlar lokavta kalkışınca, hareket sertleşti ve torino’lu işçiler işgali süreklileştirdiler, fabrika konseyleri kurarak üretimi kendi kontrolları altında yeniden başlattılar. işgal kasım ayına kadar sürdü; ancak torino dışından destek alamadı ve işçiler, başbakan giolitti tarafından hazırlanan uzlaştırıcı bir anlaşmayı kabul ederek işgale son vermek zorunda kaldılar.
hareketin başarısız kalmasının başlıca nedeni, işçilere hakim olan sendikalist ideolojinin darlığıydı. sendikalizm, emekle sermaye arasındaki çelişkiyi, sadece sömürünün en yakın, dolaysız alanıyla, fabrikayla sınırlı görüyordu. dolayısıyla işçileri sadece kapitalistlerin karşısına çıkarıyor, ama kapitalist devletle karşılaşmanın zorunluluğunu kavrayamıyordu. böylece devrimci sendikalizm, sosyal demokrat partilerin oportünizmine karşı bir muhalefet olarak doğmasına rağmen, bu oportünizmin özünü tam olarak kavramayı ve aşmayı hiçbir zaman başaramadı. reformizm ile devrimci maksizm arasındaki ayrılığın özü, kapitalist devletin niteliğinin ve işlevlerinin kavranmasında yatar. ne var ki devrimci sendikalistler, salt parlamenter bir muhalefetin oportünizmini reddederken, aynı zamanda bütün politik faaliyet biçimlerini ve dolayısıyla devrimci partiyi de reddediyorlrdı. kimi sendikalistler, sınıf mücadelesinde bir <<devrimci azınlığın>> önderliğinin zorunlu olduğunu kabul ediyorlar ama işte bu azınlığın, doğru bir program ve sıkı bir örgütsel yapıya sahip olduğu anda devrimci partinin ta kendisi olacağını göremiyorlardı. partinin rolünün anlaşılamamasının yanıbaşında da, reformizmden miras alınan <<tarafsız>> devlet yanılgıları vardı.
komintern’in 1920’deki ikinci kongresi, merkezi kapitalist devlete karşı proletaryanın sınıf mücadelesinin başarıyla yürütülebilmesi için, mücadelenin bütün evreleri arasındaki bütünlüğü görebilen ve pratikte de kurabilen, proletaryanın dikkatini sınıfın bütünü için ortak olan göreblere çekebilen ve kısa vadeli taleplerle nihai hedefler arasındaki baplantıyı kurabilen bir siyasi partinin zorunluluğunu vurguladı. aynı zamanda, sadece genel grevle burjuvazinin yenilemeyeceğini de belirtti; devlete yönelik eylemin zorunluluğuna işaret etti. bu tarihten sonra, devrimci sendikalistlerden bir kısmı, yeni kurulan komünist partilerine girdiler. bunların başında, savaş aleyhtarı çalışmalarıyla tanınan fransız sendikalisti monatte geliyordu. ne var ki, sendikalistler, komünist partilerine kendileriyle birlikte henüz tamamiyle atamadıkları önyargılarını da sokma eğilimindeydiler. bu noktada, sendikalizmle bolşevik-leninizm arasındaki tartışmaya troçki katıldı.
yukarda kısa özetini vermeye çalıştığımız yazılar, 1923’le 1931 arasında yayımlanmışlardı. bu yazılarda troçki, bir yandan harekete önemli bir kitle potansiyeli katan sendikacıları komintern içinde tutmaya çalışıyor, bir yandan da <<bir bütün olarak sınıf>> ile <<öncü>> arasındaki, sendika ile parti arasındaki ilişkiler sorununda sendikalistlerin hatalarını düzeltmeye çalışıyordu. bu tartışmanın troçki için ayrı bir önemi daha vardı: 1923 yılı, komintern’de stalinizm’in ortaya çıktığı dönemdi; aynı yıl kurulan bolşevik-leninist sol muhalefet’in önderi troçki, komintern’in çeşitli ulusal seksiyonları içindeki genç sol muhalefet gruplarına sendikalardaki çalışmanın ilkelerini gösteriyor ve aynı zamanda da, leninizm’i benimsedikleri takdirde, stalinizm’e karşı sol muhalefet’le yanyana güçlü bir alternatif yaratabilecek olan monatte ve arkadaşlarıyla ilkeli bir diyalogun yollarını araştırıyordu. troçki, bu çabasında pek başarılı olamadı: aralarında monatte da olmak üzere sendikalistlerin önemli bir bölümü komintern’den koptular ve giderek reformizmle uzlaştılar. bunda, sendikalistlerin kendi önyargılarını aşamayışları kadar, stalin ve zinoviev’in komintern’i kendi parti içi manevralarına alet etme girişimleri de etkili olmuştur.
torçki’nin 1940 yılında öldürülüşünden sonra yazı masasında bulunan son makale ise, tek tek durumlarla ilgili olmaktan çok, tekelci kapitalizm çağında sendikaların işlevi gibi genel teorik önemi olan bir sorunu ele alması bakımından ötekilerden ayrılmaktadır. yalnız sendikacıların değil, bütün devrimcilerin mutlaka okumak zorunda olduğu bu yazıda troçki, salt ekonomik mücadeleyle yetinen sendikaların, tekelci kapitalizm çağında devletten bağımsızlığını korumasının mümkün olmadığını, çünkü sendikaların karşısındakinin artık devletle yakın ilişkiler içinde olan güçlü tekeller olduğunu, bu yüzden de sendikaların artık şirketler arasındaki rekabeti kendi yararlarına kullanamıyacaklarını belirtmektedir. gerek <<toplumsal ilerleme>> gerek <<ulusal demokratik halk devrimi>> gibi, devlet konusunda kafaları bulandıran ve kitlelerin kapitalist devlete teslim edilmesi sonucunu doğurabilecek olan sloganların alıp yürüdüğü günümüzde, bu yazının anlamlı olacağını sanıyoruz. burda bir noktayı daha belirtelim: bu bitmemiş son makale, 1933’te hitler’in iktidarı ele geçirmesinin, stalinizm’in boyunduruğu altındaki komintern’in iflasını kanıtaldığı ve dolayısıyla sol muhalefet’in komintern’i <<içerden düzeltmek>> çabalarını bırakıp yeni partiler ve yeni bir enternasyonal yaratmak için mücadeleye giriştiği dönemde yazılmıştır. yazıyı okurken bu perspektif değişmesini akılda tutmakta yarar var.
maya
— önsöz —
geçelim künyeye :
sendikalar üzerine – leon troçki
türkçesi : mustafa sayman
ilk basım : temmuz 1976 – maya yayınları
fiatı : 40-tl

Bir yanıt yazın