Menü Kapat

Misafir Gittiği Evde Şarkı Söyletilen Çocuk

allah kahretsin, bendim lan o.
ve tamamıyla bizimkilerin ehl-i keyifliğinin kurbanıydım ben.
babamın iş ortağı vardı necati, onun da benimle yaşıt oğlu, özkan. özkan notasız bağlama çalardı. sonradan birlikte bağlama kursuna gönderildik. ben yeteneksiz çıksam da, özkan kısa sürede kaptı işi. öyle ki, şimdi türkü barlarda çalıyor bağlamasını, ekmeğini sazından çıkarıyor.
neyse efenim, bizim pederler baktı ben çakmıyorum bağlamadan, ama sesim güzel; özkan ise bağlamada iyi, ama sesi yok; bizi kendi çapımızda bir müzik grubu yaptılar.
babamlar necatilere gider, yemek yenir, çay içilir. özkan başlar çalmaya, ben de söylerim.
necatiler bize gelir, yemek yenir, çay içilir. özkan başlar çalmaya, ben de söylerim.
ortaklar beraberce dostlara misafirliğe gider, yemek yenir, rakı açılır. özkan başlar çalmaya, ben de söylerim.
tüm çocukluğum ve misafirliklerimiz başı duman pare pare, halil ibrahim, kara tren, sarı gelin vs. söyleyerek geçti.
o yüzden pek çok insanın nefret ettiği ergenlik, benim için bir mucize, ilahi bir kurtuluştur.
sesim kartlaştı lan, daha ne olsun!
ayrıca salak kafamla kendimi ciddiye alıp, o boktan çocuk sesimi titrete titrete türkü söylediğim o günlere yüz bin kere lanet olsun.

ha, düşündüm de…
aslında şimdi de türkü söylerim, özellikle keyfim yerinde olduğunda ve duşta! 🙂
sesim kötü olduğundan değil canım, hâla çok iyidir sesim, piyasadaki popçulara on basarım, zaten sesimi korumak için söylemiyorum ulu orta.
hani, olursa diyorum, kaset tekliflerine açığım.
her türlü şekil yaparız yani.
( dünyanın en yüzeysel adamı oluverdim bir anda, farkındayım. ulan onca yıl beleşe söyledik, kapamayın kısmetimi, belki yeni bir yol açılır önümde…
küçük mecnun’un yeni kasedi!
hasretinin tutsağıyım!
peheeeeeey…
onbeş yıl önce nerdeydiniz lan ipneler! cebimiz üç beş kuruş para görürdü en azından! )

Bir yanıt yazın